Günün tüm yorgunluğunu atmak istercesine Elsa’nın bedenine gömülüyordum. Tüm turistik gezintinin ardından üstümüzdeki teri silerken, o hala cazibesini koruyan bir ateşti. Yumuşak teni, titreyen nefesiyle beni çağırıyordu. Ellerim gecikmeden süzülüp vücudunun her kıvrımını keşfe çıkmıştı; kalçasının yuvarlaklığı, sırtındaki tüy kadar ince ter damlaları arasında kayboluşum… Dudağında asılı kalan o küçük gülümseme, arzumun fitilini ateşliyordu.
Elsa’nın amcığı hafifçe ıslanmış, yatağın soğukluğuna inat ısınıyordu artık. Parmaklarım nazikçe oyuna başlarken peşi sıra sertleşmiş yarağımla buluştum. O an sesler yükselmeye başladı; nefesler hızlandı, bedenler birbirine daha fazla yapıştı. İçime çektiğim her öpücükle Elsa daha da açılıyor, derinlerden gelen fısıltılarla beni içine davet ediyordu.
Yarağımı inatçı bir kökleme için hazırlarken göz göze geldik ve tam o anda deli bir hırsla üzerime geldi. İlk girişimde sıkı amcığını hissedip dişlerini kenetlemişti; sanki tüm günün yorgunluğunu benden çıkartacakmış gibi. Her hareketimde Elsa’nın içi daralıp genişliyor, boynuma sarılan elleriyle beni yakıyordu. Sikişim öylesine agresifti ki, amcığını elime alıp ritmi arttırdım; onun acı-tatlı iniltileri odada yankılanıyor, bizi adeta kör eden bir tutkuya dönüşüyordu.
Derinlerde patlayana kadar ritmi bırakmadım; vücudumuz birbirine kilitlenmişti. Onun sıcaklığında kaybolurken ben de en dipten boşaldım; amcığını son damlasına kadar doldurdum. Elsa’nın kesik kesik nefesi benimle aynı melodideydi artık. Yatakta serili kalan izimiz belli ediyordu bu çılgın geceyi… Gözleri kapalı karışık duygular içinde yumulmuştu bana; hem tatmin olmuş hem delirmişti bir anda. Terleyen tenlerimizin arasında ağır ağır savrulurken, geceyi sessizliğin koynunda bitirdik…
