Üzerinde hafif bir heyecanla titreyen gençlik kokan yarak, odaya yayılan tutkulu nefeslerle dalga dalga büyüyordu. Ayakların yumuşak dokunuşları, çıplak tenin üzerinde geziniyor; parmak aralarındaki ısırık ve nazik sürtünmeler, amcığın sıkışıp gevşemesi gibi kalbini yerinden oynatıyordu. O eller, hani şu eller, sadece basit bir dokunuştan çok daha fazlasını vaat ediyordu; sabırsızca kavrayan, sıkan ve bırakmayan bir şehvetle doluydu. Yarağın sertleşmesini azmamaya bırakan o yumuşak ama acımasız parmaklar, sabaha kadar dayanacakmışçasına amcığın her milimetresini keşfediyordu.
Ayak parmakları ise ayrı bir sanattı adeta; ince ince dolaşıp ilerlerken vurdukça vuruyorlardı yarağa. Islaklığın ve sıcaklığın birleştiği o yerde, ayak tırnaklarının ucu bile adeta kısa ama derin bir zevk salıyordu vücuda. Her hareketinde yarak dutlara dönüyor, adamın içine akan bu yoğun folloş hislerle aklını kaybediyordu. Parmakların kıvrılmasıyla hızlanan tempo beraberinde inlemeleri de getiriyor; yavaş başlayan bu oyun giderek vahşileşip kontrolü kaybeden heveslerle dolup taşıyordu.
Sakatlanan nefesler arasında iyice kabaran kilotun altından sarkan o gafilce uzanmış yarak artık duramıyor, ayağın her baskısında adamın içi titriyor; “Daha sert… Şurası biraz daha…” diye mırıltılar dudaktan dökülürken, elin ve ayağın işbirliğiyle ahenk içinde ilerleyen bu çılgınlık doruğa ulaşıyordu. Ellerin çevresindeki terli damarlar belirginleşirken yaranın ucuna inen küçük dil hareketleri gibi ayakta ritim yakalayan hareketler adamı deli ediyordu.
Sonunda bütün bu işlemin doruğunda gelen kasılmalarla birlikte erkek öfkesinden koparcasına bağırıyor, kaskatı yaragını tutan ellerden güç alarak tüm bedenini titretiyordu. Ayakların o lanet olası tatlı işkencesi son damlaya kadar sürerken adamda patlama yaşanıyor; kendi kendine yetmek istercesine aralıksız gelen yüksek temposuyla amcığından çıkan her sıvıyla birlikte onun controlünü tam anlamıyla ele geçiriyordu. Kıbır kıpır eden ayak parmaklarından çıkan ateşle beraber gençliğin en harbi sakso günahına dönüşüyordu oradaki an…

