Otobüsün kalabalığı içinde sıkışmış, Nono Mizusawa’nın yırtıcı arzuları etrafı sarıyor. Dışarıdan gelen gürültüye inat, nefesi kesik kesik, yüzü kıpkırmızı şekilde adamın sert dayamasına teslim olmuş. Sıkış tepiş herkesin gözleri önünde, sanki utanma kavramı yokmuş gibi, amcığını dişiyle sıkarak onun içine gömülmüş. Her hareketinde derin bir inilti yankılanıyor; otobüsün titremesiyle beraber yarak amcığını daha sertçe çarpıyor.
Göğsünü bastırdığı adamın kaslı elleri her fırsatta kayıp vücudunun içini geziniyor. Etek yukarı kalkmış, teni terden parlıyor; amının daracık ısırığı ve kirli sözlerle yoğrulan sesi, çevredeki folloşların da aklını kaçıracak cinsten. Yalnızca iki insan arasında değil buradaki köklü savaşta, izleyenlerin nefesi tutulu; bu hoyrat sikişte kimse müdahale etmiyor, çünkü herkes bu anın şehvetine esir olmuş. Amcığın içine sokulan her santimetreyle birlikte Nono’nun yüzündeki ifade değişiyor; önce acı ve şaşkınlıkla başlıyor sonra ise sapkınca zevkin esiri oluyor.
Kokusu burnuna doluyor, dudakları hafif aralanarak ıslak bir sakso yapıyor adama. İçerideki yalancı terlemeyle birleşen cinsel mikrokozmos büyüyor her saniye; adamın kaba köklemesiyle birlikte Nono topuklarına kadar büzüşüp hızlanıyor. Otobüs yavaş yavaş ilerlerken, o ikisi durumu umursamadan harsıyla amcığını dayayıp çıkardığı seslerle çevresine meydan okuyor. Her inleyişte ve boğazından çıkan hırıltılı nefesle aralarındaki elektrik giderek şiddetleniyor.
Son hamlede sarsılıyor bedenler, amından fırlayan sıvılar üstüne yapışırken oğlan son defa sertçe vurup bırakıyor onu ayakta baygınlığın kıyısında. O an otobüsteki herkesin bildiği kesin: Nono Mizusawa bu pis halka içinde utançtan uzak en yoğun sapıklığa teslim olmuş durumda ve kimse buna karışmaya cesaret edemiyor.

