Yılbaşı partisinin karanlık köşesinde, ışıkların loşluğu arasında dört vücut birbirine sarılmış, ter kokusu ve ahenksiz nefesler havayı dolduruyordu. Chanel Preston’un iri göğüsleri, Phoenix Marie’nin keskin bakışlarıyla birleşip havayı iyice kızıştırıyordu. Danny D’nin kalın yarağı, Kristina Rose’un minik amcığını didikleyip derinlemesine keşfe çıkmıştı; parmakları kıvrımlı oynağında kayıyor, arka kapıya hafif hafif baskı yapıyordu. Jordi El Niño Polla’nın hızlı ve acımasız hareketleriyle Phoenix’in kıvranan kaburgalarında iz bırakıyordu.
Kristina, sırt üstü uzanırken bacaklarını geniş açmış, Danny D’nin iri yarakla amcığını tam orta yerinden iliklerindekine kadar şişirmesine izin veriyordu. Phoenix ise arkadan köklemeyi seçmişti; kalçasını yere vururken Jordi, onun küçük karnına saplanıp çift daldırma yoluyla işi ateşliyordu. Chanel ise dominant pozisyonda karşısındakini yüzüne çekip yaraklarını sanki nefessiz bırakacakmışçasına kauçuk gibi ağzına hapsetmişti. Yalnızca dudakları değil, dili de kıvrımları arasına çekiyor, her iniltide boğazını zorluyordu.
Arka planda parlak topuklu ayakkabılar yerde takırdayıp ritme eşlik ederken, eller vücutlara saldırıyor; büyük popolar tokatlarla hoplatılıyor, tüy gibi hafif yanaklar parmaklarla eziyordu. Derinleşen sikilerle beraber sesler yükseliyor; “Aman amına…” diye hırlayan Kristina’nın sesi Danny D’nin kalın yârağının çıkardığı sürtünmelerle birleşiyordu. Jordi’nin sert dalgaları Phoenix’in dar arka deliğinde patlamaya hazır bir bomba gibi titretiyordu.
Derinlemesine dayamalar devam ederken biri ani bir hızlandırmayla iki yarağı aynı anda kullanmaya başladı; çift daldırmanın gıcırtıları ortama hakim olmuştu. Chanel ağzıyla hem emerken hem de yüzüne akıtılan spermi yalıyor, titreyerek zevkten çığlıklar atıyordu. Diğerleri ise sırasıyla hem amcıklarına hem karlarına girilmenin verdiği yoğun acayiplikte savruluyorlardı; anal parmaklar içlerinden boşluk dolduruyor, oynağı şiddetle esnetiyordu.
Son patlamaları yaşarken herkes birbirinin suratına boşalıyor; sıcak sıvılar tenlerde geziniyor ve boğazlardan aşağı süzülüyordu. Kristina’nın ensemden tutup başını geri attığı anda tüm kaos doruğa ulaşmıştı; “Seni nasıl inleticem daha fazla!” diye bağırırken artık sınırlar tamamen silinmişti. Gecenin sonunda vücutlar terli ve dağılmış halde yatıyor, ancak içeride kalan o sapkın ateş hala sönmemişti…
