Michael Fly, o küçücük ama ateş gibi yanan Tina’nın kıvrımlarına tutkuyla sarıldı. Odayı saran hafif mum ışıkları altında, incecik parmakları Tina’nın sıkı amcığını keşfe çıktı, dudaklarını amını ıslatmaya kaptırdı. Küçük bedenin her kıpırtısı, Michael’ın içinde patlamaya hazır bir volkan gibi coşuyordu. Tina’nın nefesi hızlanırken, o minik amcık artık yumuşamış ve can atar haldeydi; Michael onu sertçe emip yalarken, haykırışları odada yankılanıyordu.
Sonra motoru iyice hızlandırdı ve o küçük solgunluğun içine girdi. Yavaş yavaş, ama amına sapasağlam dayandı; her iniltisiyle titreyen Tina’nın bedenine hükmettiği an gözlerinde belirdi. Her köklenişi bir tokat gibi suratına vuruyor, kan ter içinde kalmıştı. Tina ise Michael’ın koca yarasına teslim olmuştu; “Daha sert,” diye fısıldadı dizlerinin üzerine çökmüş, çırılçıplak haldeyken. Michael da azmini kaybetmedi, daha da derine soktu o yaramaz yaragını, analın iç duvarlarını paramparça edercesine kırbaçladı.
Seksin dozajı arttıkça görüntü daha da yoğunlaştı; çıplak tenler birbirine sürtünürken çıkan sesler gerçeküstüydü. Michael öyle bir koydu ki Tina’ya, minicik vücudu yerden kesildi neredeyse. Hızını artırıp defalarca içine doldu; sıcak ve dar olan anal amcığın büzülmelerini hissettikçe kafasını geriye attı ve daha gürültülü bağırdı. Kendi yaragından çıkan sıvıyı onun içinde patlatırken tüm odanın havasını doldurdu.
Tina’nın can havliyle çıkardığı ahlar arasında şiddetle sikmenin sonuna gelindiğinde, Michael güçlü kalçalara son kere vurup içinden boşaldı. Küçük beden hıçkırıklara boğulmuş halde salındı yatağın üzerinde; ardında kirli bir iz bırakmıştı bu zalimce kökleme seansı. İkisi de nefes nefese kalmış, son darbelerin ardından sersemlemişti; aralarındaki bağ sadece acıyla değil, saplantılı hazlarla dokunmuştu o gece boyunca.
