Oda loş ışıklarla doluyken, iki ateşli Kolombiyalı kızın kıvrımları arasında kaybolmak an meselesiydi. Sıcacık tenleri, nemli amcıklarıyla gözlerimi kamaştırıyordu. Biri diz çöküp diğerini öne doğru itiyor, dudaklarıyla o ipek gibi kat aralarını didikliyordu. Dilini sertçe bastırırken, diğerinin nefesi hızlanıyor; titreyen kasları, yakıcı bir sıkışma için hazır bekliyordu. Parmaklarını yavaşça içlerine sokup giderek derinlere iniyor, emerek ve yalayarak amcıklarının en gizli noktalarını keşfediyordu. İkisi de birbirine karşı acımasızca açılmıştı; dillerini sap gibi kullanıp birbirlerini delirttiği her saniye daha da çıldırıyorlardı.
Diğer yandan ben de oyuna dâhil olmak için sabırsızlanıyordum. O güzelim kıçlara yaklaşırken, parmaklarım onları eziyor, sıkıyor; üstüne bir de dilimin oynaşması sanki canlarına işkence yapar gibiydi. Dilleri kırmızı sıcaklığıyla hızlıca dönüyor, kıvrımları arasında kayıp gidiyor; amcıklarının içi ıslanmış ve kabarmıştı. Birbirlerini ısırıp tırmalarken çıkan nefes kesici ahların arasında ben artık dayanamaz hale gelmiştim.
Sonunda üstlerine çöktüm; kalın yarağımı dikine koyup amcıkları arasına bindirdim. Kıpkırmızı olan o iki deliğe köklüyordum ardı ardına, yoğun nefes alış verişlerimiz odanın duvarlarında yankılanıyordu. Amları bana teslim edilmiş gibiydi; bağrışları büyüyor, bedenleri titriyor ve ben bütün şiddetimle içlerinden boşalırken onların fısıltıları boğuluyordu. O gece boyunca amcıklarından çekilmeyip pezevengin teki gibi defalarca köklüyordum onları, her hareketimde içlerinin sıvısını sıyırıyor; onların vajinal ve anal deliklerini aynı anda diri tutuyordum.
Son patlamada kendimi onların içinde bırakırken ağızlarından çıkan çıplak kelimelerle sarmaşıp gittik; bu vahşi sikişin sonu yoktu çünkü onlar benim karanlık zevkime açtığım kapılardı ve ben o kapılardan defalarca geçmeyi asla bırakmayacaktım.

