Üzerinde dar, parlak bir kostümle etrafı kolaçan eden Japon süper kahraman kadın, gizemli bir düşmanın kapısına dayandı. Göğüsleri göğsüne yapışmış, terden parlayan teni hemen hemen her hareketinde kıvılcımlar saçıyordu. Düşmanın oyununa gelmez gibi sert bakışlarla ilerlerken, bir anda yakaladı onu. İnce belinden tutup acımasızca sürükledi boş bir depoya. Orada başlar başlamaz sertlik patladı aralarında; kadın kısa süre içinde diz çöküp yarak yemeye başladı; dudakları, diliyle amcığın her yerini tahrik edercesine yaladı. Erkek hiç durmadı, deli gibi kökledi kadıncağızın amını kendi fantezilerine göre esnetip şişiriyordu. Kadın nefes nefese kalmış, ıslak saksoyu yutarken kendini kaybetti; erkek daldıkça daha da derine sokuyordu yumuşacık amcığına kendi diklemesine saplanan o kalın sopa gibi yaragını. Kadının çığlıkları deponun duvarlarında yankılanıyordu; inlemeleri altında ezilmek üzereydi ama buna bayılıyordu.
Sonra karşısına geçip oturttu adamı yerde, dizlerinin üstünde kadının yoğun ve keskin bacakları arasında kaldı az sonra. Kadın şehvetle üstüne binip oyuncağı dibine kadar aldı; iki eliyle sıktığı morarmaya başlayan amla güçlü ritimlerle hopladı. Her sikişiyle adamın kafasını geriye atmasına neden oldu; boynundaki damarlar şiştiği gibi titreyen sesi hışırtıyla doldu havaya: “Daha hızlı kökle! İnkâr etme beni!” diye bağırıyordu deli gibi. Erkek bütün gücünü vererek kadını altüst etti, amcığını birkaç saniyede amına öyle bir yolladı ki kadın daha önce böyle bir dayama hissetmemişti. Kadının beli büküldü, göğüsleri neredeyse adamın yüzüne çarptı; gözleri kapanırken içinden gelen coşku yüzünden haykırdı:
“Amını parçala! Siktir git artık!”
İşte o an patladı ortalık; erkeğin yaragından fışkıran sıcak boşalma kadının içine yayıldı, kıvranarak onun üzerinde titrediği sırada son nefeslerini veriyordu bu vahşi sevişmenin arkasında kalan son artçı dalgalarla…

