Mariah Madysinn, sarı saçlarının parlaklığıyla göz kamaştırırken, iri kalçasını siyah devlerin arasında yavaşça oynattı. İki kara yarak onu kıskaca almış, biri önünde boynuz gibi saplarken öbürü arkasında acımasızca dayıyordu. Büyük göttü o kadar dolup taşmıştı ki, her hareketinde derin bir inletme yükseliyordu odada. Rico Strong’un devasa kara sikisi onun amcığını ve anüsünü aynı anda delip geçerken, Mariah’ın yüzündeki acı ve zevk karışımı ifade yalanmıyordu. Jon-Q’nun kalın kara yalağı ise onun ıslak amcığını deli gibi emiyor, dudaklarını şişirip nefesini kesiyordu.
Üçümüzün oraya nasıl geldiği önemli değildi; şu an tek gerçek, Mariah’nın koca göttünden çıkan hararetli çığlıklarıydı. Rico sinirli sinirli köklediği arka kapısından içeri vurdukça, Mariah bacaklarını açıp heyecanla daha derine gitmesini istediğini haykırıyordu. Jon-Q ise kesintisiz sakso çekiyor, onun salaş amcığını emmenin verdiği hazzı abartmadan veriyordu. İki siyahın arasındaki beyaz teni, terle ıslanmış göğsüyle adeta erotik bir savaş alanına dönmüştü.
Mariah’ın kalçasını tutan sert eller hızlandı; rica değil tehdit edercesine içine boşalmaya başladılar. Götünün dibindeki sertlik her seferinde daha derine vururken amcığı ritmik bir şekilde sarkıyor, sesler birbirine karışıyordu: “Ağzımı kapa… sikilerimle boğul,” dedi neredeyse nefessiz kalarak. Onun bu istekleri iki kara yarak sahibini azdırdı; biri yanağından tuttuğu sarışını kendi içinde parçalamaya devam etti.
Sonunda o büyük kara sularını dışarı fırlatırken Mariah’nın çığlığı doruğa ulaştı, vücudu titredi ve tüm o zorbalığın altında kendinden geçti. Oda onlara ait olmuştu; iki kara sikinin beyaz güzeli pervasızca ele geçirişinin yankısı saatlerce duyulacaktı.

