John Bishop’ın eli, dar taksinin arka koltuğunda Alexxa Vice’in bele yapışmıştı. Şehvetin kokusunu soluyor, nefesleri boğazda düğümleniyordu. Hızlı adımlarla başlayan dokunuşlar, kıvrak bedenini çılgınca sarmaya dönüşmüştü. Taksi sürücüsünün önündeki aynaya hırçınca yansıyan çift, birbirlerinin tenlerinde kaybolmuştu. John’un kalın yarak ucu, dar kotunun içinden Alexxa’nın amcığına yaslanmış; o an göz göze gelmeleriyle alevlenen arzu bir volkan gibi patlamak üzereydi.
Alexxa Vice dirseğini hafifçe taksinin camına dayamış, nefes nefese kalırken John saksoyu sertçe kavramıştı. Dudaklarıyla yumuşacık amcığını yalarken kaçamak gülümsemeleriyle onu delirtiyordu. Vücudu titreyor, kollarını beline dolayan John’un köklemelerini bekliyordu artık. Arkasını dönüp dizlerini hafif kırdığı anda John beklemeden içine girdi; o dar mekanda her hareketi daha da yoğunlaştırarak amını iliklerine kadar doldurdu. Amcığı her girişte genişliyordu, yanıyordu ama bu acı onu daha da çıldırtıyordu.
Taksinin titremesiyle beraber içeri girip çıkan kalın yarak, Alexxa’nın bedeninde bambaşka bir ritim yaratıyordu. Gözlerini kapatıp bağırmaya başlayınca John ufak dudaklarını ısırdı; daha sert dayayacaktı bu folloşa. Aniden elini kaydırıp ısırgan kadar hassas saksoya yöneldi ve dilini sap gibi sokup çekmeye başladı. Alexxa resmen deliriyor, titreyerek sarkıntının her hareketine teslim oluyordu.
Havalandırma açıkken derin nefesler alıyorlardı ama içerideki basınç her an patlamaya hazırdı. John şimdi kafasını hafif eğmiş, yavaş yavaş derin kökleme peşindeydi. Her inip kalkışıyla Alexxa’nın amını iyice esnetiyor; acının ve zevkin karıştığı o noktada durmaksızın sikiyordu. Ağzındaki saksoya bastırırken kendi de az sonra tepeye vuracağını biliyordu.
Son darbeyi indirdiğinde İngiliz adamın sesi yumruk gibi çıkıyor; “Siktir git!” diye haykırıyordu yüksek sesle. Alexxa ise karnına yayılan sıcak boşalımı hissederken kendinden geçiyordu; vücudu sıçrayarak tepiyor, ayak parmaklarında kıvrılıyordu. Taksi bir türlü durmuyormuş gibi sallanıyor; o iki sapık beden ise sonuna kadar kendini bırakmıştı bu pisliğe…

